Asya katil arıları (JAPON YABAN EŞŞEK ARILARI)
Arıların doğa için önemi kesinlikle tartışılmaz, keza
korkutuculukları da. Özellikle ikincisinde adeta çığır açmış olan,
gördüğünüzde kurtulmak için tüm şehri yakma isteği uyandıracak
devler gibi bir arı türüyle karşınızdayız bugün.
Dünyadaki eşek arısı türleri arasındaki en büyük türlerden biri
olan bu arıların bazıları tam 5 cm büyüklüğünde olabiliyor. Ne tür
bir "hayvanlığa" sahip olduklarını anlamanız açısından tek başına
bile yeterli olan bir özellik. Bizim korkmamıza pek gerek yok, nitekim
bu arkadaşların asıl vatanı Doğu Asya.
Kanat genişlikleri 7 cm'yi bulan bu arıların kendileri için güzel,
diğer canlılar için korkunç bir özellikleri daha var: Bir canlıyı
soktuktan sonra iğneleri diğer arılar gibi vücutlarından
ayrılmıyor... Bu da aynı canlıyı üst üste defalarca sokabilmeleri
anlamına geliyor.
İğnelerinde 8 farklı kimyasal barındıran
oldukça karmaşık yapılı bir zehir
bulunduğunu da belirtelim.
Bu zehir kalbinizin durmasına yol açabilir, hatta ve hatta organ
yetmezliğine neden olarak sizi öldürebilir. Zehir içerisindeki her
kimyasalın farklı bir görevi var, bunlardan biri de diğer eşek
arılarını da kurbana doğru çekmeye yarıyor, oldukça başarılı bir
yöntem...
Üstelik bu kadarla da sınırlı değil, çünkü bu arkadaşlar karakter
olarak da oldukça agresif ve korkusuzlar. Bu özelliklerle öyle
olmamaları sürpriz olurdu zaten. Kendilerinin en büyük avları ise bal arıları.
Tek bir Japon eşek arısı dakikada 40 tane bal arısını öldürebiliyor.
Dolayısıyla bir koloniye 15-20 kişi saldırdıklarında her tarafı
yıkıp geçmeleri mümkün, üstelik hiç iğnelerini kullanmalarına bile
gerek kalmadan, sadece çeneleriyle... Sonrasında ise bu
öldürdükleri bal arılarının larvalarıyla yavrularını besliyorlar.
Bal arıları dışında diğer büyük böceklere de musallat oldukları
bilinen bir gerçek. Ayrıca yaşadıkları bölgelerde kendilerini
avlayan canlıların da olmaması adeta ortalıkta cirit atmalarına
neden oluyor. Üstelik yorulmak nedir bilmeyen Japon eşek arıları,
tek bir av için 96 km mesafe bile kat edebiliyor.
Son olarak çok daha ilginç bir bilgi vererek
yazımızı noktalayalım.
Bu arkadaşların 20-30 tanesinin bile binlerce bal arısından oluşan
kolonileri saatler içerisinde yok edebileceğini söylemiştik. Oldukça
sosyal bir tür olduğu için de bir kovan bulduklarında hemen
arkadaşlarını da bölgeye davet ediyorlar. Yalnız tüm bunlar tek
bir arı türüne hiç ama hiç sökmüyor: Japon bal arıları.
Japon bal arıları haricindeki arılar bu iri kıyım arkadaşlara karşı
ufacık iğnelerle kendilerini savunmaya çalışıp telef olup giderken,
onlar dahiyane bir çözümle bu arkadaşları deyim yerindeyse
"harcıyorlar".
Tarihin gördüğü en zekice savunma
taktiklerinden birini uygulayan bu bal
arılarının olayı ise şu şekilde gerçekleşiyor:
Japon eşek arıları bir Japon bal arısı kolonisi bulur, ancak bunu
fark eden Japon bal arıları kovanın girişini bilerek açık bırakır.
Durum böyle olunca bu bir iki eşek arısı içeri girer ve diğer
arkadaşlarını da kovana yönlendirecek olan feromonlarını
salgılamak için hazırlanırlar. Bu sürede bal arıları da kendi
aralarında iletişim kurmaya ve saldırıya başlamaya
hazırlanmışlardır bile.
Önce içlerinden bir kaç tanesi kendini feda ederek eşek arılarının
önlerine atlar. Eşek arıları bu intihar timine saldırdıkları anda da,
normalde binlerce arıyı öldürebilecek kadar güçlü ve dayanıklı
olan bu eşek arısı grubunun her elemanının etrafını yüzlerce
Japon bal arısı sarar ve kanatlarını kullanıp vücutlarını çok hızlı
bir şekilde titretmeye başlarlar.
Kısa bir süre için eşek arıları birkaç bal
arısını öldürebilse de, etraflarındaki
yüzlerce arının sürekli şekilde devam
ettirdiği titreşim sonucu sıcaklık artmaya
başlar.
Sıcaklık 47 derece civarına geldiğindeyse bu eşek arıları ölürler,
çünkü vücutları en fazla 45 dereceye kadar dayanabilmektedir.
Japon bal arıları ise 48-52 derece arasındaki sıcaklıklara karşı
dayanabilirler, yani sıcaklığı biraz daha artırsalar kendileri de
ölecekken tam yeterli sıcaklıkta tutmayı bir şekilde başarırlar.
Tüm bu süreç sonucunda saldırı ekibi cansız olarak kovanın
tabanına düşer, bal arısı kovanında da hayat normale döner.
Koloninin devamı için kendini feda eden bir kaç bal arısınının
dışında koloni ciddi bir zarar görmez. Eşek arıları feromonlarını
salgılayacak zaman bulamadıkları için de diğer eşek arıları
kovanın yerini bulamaz.
Özet geçmek gerekirse bu senaryo genellikle eşek arılarının izci
ya da öncü birlik olarak gönderdiği tek tabanca takılan bireylere
karşı uygulanır, kovan ağzı özellikle boş bırakılarak eşek arısı içeri
alındıktan sonra öldürülür ve böylece koloninin yerinin eşek arıları
tarafından bilinmesi önlenerek çok daha büyük bir kuvvetle
karşılaşma ihtimali azaltılır.
korkutuculukları da. Özellikle ikincisinde adeta çığır açmış olan,
gördüğünüzde kurtulmak için tüm şehri yakma isteği uyandıracak
devler gibi bir arı türüyle karşınızdayız bugün.
Dünyadaki eşek arısı türleri arasındaki en büyük türlerden biri
olan bu arıların bazıları tam 5 cm büyüklüğünde olabiliyor. Ne tür
bir "hayvanlığa" sahip olduklarını anlamanız açısından tek başına
bile yeterli olan bir özellik. Bizim korkmamıza pek gerek yok, nitekim
bu arkadaşların asıl vatanı Doğu Asya.
Kanat genişlikleri 7 cm'yi bulan bu arıların kendileri için güzel,
diğer canlılar için korkunç bir özellikleri daha var: Bir canlıyı
soktuktan sonra iğneleri diğer arılar gibi vücutlarından
ayrılmıyor... Bu da aynı canlıyı üst üste defalarca sokabilmeleri
anlamına geliyor.
İğnelerinde 8 farklı kimyasal barındıran
oldukça karmaşık yapılı bir zehir
bulunduğunu da belirtelim.
Bu zehir kalbinizin durmasına yol açabilir, hatta ve hatta organ
yetmezliğine neden olarak sizi öldürebilir. Zehir içerisindeki her
kimyasalın farklı bir görevi var, bunlardan biri de diğer eşek
arılarını da kurbana doğru çekmeye yarıyor, oldukça başarılı bir
yöntem...
Üstelik bu kadarla da sınırlı değil, çünkü bu arkadaşlar karakter
olarak da oldukça agresif ve korkusuzlar. Bu özelliklerle öyle
olmamaları sürpriz olurdu zaten. Kendilerinin en büyük avları ise bal arıları.
Tek bir Japon eşek arısı dakikada 40 tane bal arısını öldürebiliyor.
Dolayısıyla bir koloniye 15-20 kişi saldırdıklarında her tarafı
yıkıp geçmeleri mümkün, üstelik hiç iğnelerini kullanmalarına bile
gerek kalmadan, sadece çeneleriyle... Sonrasında ise bu
öldürdükleri bal arılarının larvalarıyla yavrularını besliyorlar.
Bal arıları dışında diğer büyük böceklere de musallat oldukları
bilinen bir gerçek. Ayrıca yaşadıkları bölgelerde kendilerini
avlayan canlıların da olmaması adeta ortalıkta cirit atmalarına
neden oluyor. Üstelik yorulmak nedir bilmeyen Japon eşek arıları,
tek bir av için 96 km mesafe bile kat edebiliyor.
Son olarak çok daha ilginç bir bilgi vererek
yazımızı noktalayalım.
Bu arkadaşların 20-30 tanesinin bile binlerce bal arısından oluşan
kolonileri saatler içerisinde yok edebileceğini söylemiştik. Oldukça
sosyal bir tür olduğu için de bir kovan bulduklarında hemen
arkadaşlarını da bölgeye davet ediyorlar. Yalnız tüm bunlar tek
bir arı türüne hiç ama hiç sökmüyor: Japon bal arıları.
Japon bal arıları haricindeki arılar bu iri kıyım arkadaşlara karşı
ufacık iğnelerle kendilerini savunmaya çalışıp telef olup giderken,
onlar dahiyane bir çözümle bu arkadaşları deyim yerindeyse
"harcıyorlar".
Tarihin gördüğü en zekice savunma
taktiklerinden birini uygulayan bu bal
arılarının olayı ise şu şekilde gerçekleşiyor:
Japon eşek arıları bir Japon bal arısı kolonisi bulur, ancak bunu
fark eden Japon bal arıları kovanın girişini bilerek açık bırakır.
Durum böyle olunca bu bir iki eşek arısı içeri girer ve diğer
arkadaşlarını da kovana yönlendirecek olan feromonlarını
salgılamak için hazırlanırlar. Bu sürede bal arıları da kendi
aralarında iletişim kurmaya ve saldırıya başlamaya
hazırlanmışlardır bile.
Önce içlerinden bir kaç tanesi kendini feda ederek eşek arılarının
önlerine atlar. Eşek arıları bu intihar timine saldırdıkları anda da,
normalde binlerce arıyı öldürebilecek kadar güçlü ve dayanıklı
olan bu eşek arısı grubunun her elemanının etrafını yüzlerce
Japon bal arısı sarar ve kanatlarını kullanıp vücutlarını çok hızlı
bir şekilde titretmeye başlarlar.
Kısa bir süre için eşek arıları birkaç bal
arısını öldürebilse de, etraflarındaki
yüzlerce arının sürekli şekilde devam
ettirdiği titreşim sonucu sıcaklık artmaya
başlar.
Sıcaklık 47 derece civarına geldiğindeyse bu eşek arıları ölürler,
çünkü vücutları en fazla 45 dereceye kadar dayanabilmektedir.
Japon bal arıları ise 48-52 derece arasındaki sıcaklıklara karşı
dayanabilirler, yani sıcaklığı biraz daha artırsalar kendileri de
ölecekken tam yeterli sıcaklıkta tutmayı bir şekilde başarırlar.
Tüm bu süreç sonucunda saldırı ekibi cansız olarak kovanın
tabanına düşer, bal arısı kovanında da hayat normale döner.
Koloninin devamı için kendini feda eden bir kaç bal arısınının
dışında koloni ciddi bir zarar görmez. Eşek arıları feromonlarını
salgılayacak zaman bulamadıkları için de diğer eşek arıları
kovanın yerini bulamaz.
Özet geçmek gerekirse bu senaryo genellikle eşek arılarının izci
ya da öncü birlik olarak gönderdiği tek tabanca takılan bireylere
karşı uygulanır, kovan ağzı özellikle boş bırakılarak eşek arısı içeri
alındıktan sonra öldürülür ve böylece koloninin yerinin eşek arıları
tarafından bilinmesi önlenerek çok daha büyük bir kuvvetle
karşılaşma ihtimali azaltılır.
Yorumlar